BEDİÜZZAMAN SAİD-İ NURSİ VE NURCULUK -3
Projenin şekilsel diğer özellikleri ise:
- Öğretim üyelerinin hem maddi ve hemde manevi alanda yetkin olmalarını istemektir.Özelliklede birbiriyle ters düşen değil, birbirini tamamlayan özelliklerinin olması istenilmektedir.
- Öğretim üyelerinin bir kısmının yerel insan kaynaklarından temin edilmesini ön görmektedir.Bu fikrin iki gerekçesi vardır:İlk olarak yerel toplumla iletişim kurmak için aracı insan gücüne duyulan ihtiyacı karşılamak, ikincisi ise bu tür okullara tepki değil, destek bulmaktır.
- Öğrenci kaynağını hem yerel toplumda yerel toplumda hemde üniversitenin hitab etiği o geniş coğrafyada karşılanılması düşünülmüştür.
- Maddi kaynakları olarak ise vakıf öncelikli düşünülmüştür.
- Bediüzzamanın projeyle esas amacı:
- İslam alemini cehaletten kurtarmak ve yenilikleri açmaktır.
- Eğitimi Doğu anadoluya sokmak
- O dönemde anlaşılmaya çalışan Meşrutiyet ve Hürriyetin öneminin kavranmasını sağlamak
- Toplumun aydınları olan dönemin Kürt ve Türk alimlerinin aydınlatmak işine devamlarını sağlamak
- İslamiyeti ona taraf ve karşıt olanlada oluşan peşin hükümlerden korumak
- İnsanları,toplumu ve devletleri ırkçılık tehlikesine karşı biliçlendirmek
- İslamiyetin ve kaynağı olan Kur’an’ın modern fenlerinde kaynağı olduğunu göstermektir.
Bediüzaman’a göre eğitimim amacı özgür bireyler yetiştirmektir.Ona göre hürriyet “insanın ne kendisine nede başkasına zarar vermemesidir” Din ve kalbin hakim olduğu doğu toplumlarında kişisel ve toplumsal hürriyetler kişilerin içsel sorumluluğuna bağlıdır.Kanun gücü ikinci derecede etkili olabilir.İçsel disiplin yada içsel özgürlük,güçlü bir iman ile sağlanabilir.İman ne kadar parlak olursa kişi o kadar özgür olur.O bunu hayatında şu sözlerle dile getirmiştir:”Ekmeksiz yaşarım,hürriyetsiz yaşayamam”demiştir.
Eğitimde amaç;bilinçli,sorgulayıcı insanlar yetiştirmektir.Hayatın manasını ne olduğunu,nereden gelip nereye gittiğini,görevinin ne olduğunu sorgulamaktadır.Bunun için amaç ve hedeflerde insan piskolojisini bilerek eğitim vermek dini ve dünyevi hayatta dengeli birayler yetiştirmek,insanlara faydalı olmak,sosyal uzlaşma için ortak paydalardan yararlanmak ve hukukunu bilen öncü vatandaş tipi oluşturmaktır.
Yaşadığı dönem boyunca gösterdiği çabalara rağmen Medresetüzzehra projesini resmi olarak gerçekleştiremeyen Bediüzzaman yöneticilere ve topluma şu fikirleri kazandırmıştır.
“Dinsiz bir millet yaşayamaz ancak günümüzde yalnızca din ilimleri yetmez din ve fen ilimleri birlikte okutulmalıdır.Eğitim felsefesi bireyi esas almalıdır.Bireyin dünya ve ahiret dengesini sağlayacak ölçüler kazanmasını sağlamalıdır.Ne dinde hassas muvazene-i aklıyede noksan insan tipi ve nede dinsiz bir mutaassıp kasalis tipi bize gitmez.Bize hamiyetli insan modeli lazımdır.Oda kendine ve başkasına zarar vermeyen toplumsal yaşamda hürmet ve merhameti elden bırakmayan insan tipidir.” Bu dönemdeki değişimleri yakından gören bu değişimlerin merkezinde yer alan Said Nursi yazdığı 130 parça Risale-i Nur eserlerini okurlarına bırakarak 23 Mart 1960 tarihinde Urfa’da vefat etmiştir.Buradan da anlaşılacağı gibi Said Nursi’nin hayatı geniş bir yapıya sahip ve her insan tipinin incelemesi gereken bir hayattır.
Evet bunca bilgi arasından nurculuk sistemine geçelim.Aslında nurculuk siyasi bi örgütlenme ya da bi mezhep değildir.Malesef kavramsal olarak her durumda olduğu gibi yanlış kullanılıp topluma öyle yansıtılmaktadır.Risale-i nur okuyan ve hayatını bu düzene karşı devam edenlere nurcu denir.Bediüzzaman’ın görüşlerinin takipçilerinedenilmektedir’Risale,gündelik yaşamın pek çok alanında İslami bir görüş oluşturmanın aracıydı.Risale,bu özelliğini günümüzde de sürdürmektedir.Ahlakın içselleştirilmesi , Türkiyenin çeşitli yörelerindeki evlerde her cumartesi bir araya gelip Risale’den bir bölümü tartışan insanların sergiledikleri hareketle sağlanmaktadır nurculuk.
Bu yazı serimizin son yazısını okuduğunuz ve zaman ayırdığınız için teşekkürler konuya ilişkin diğer yazıları (eski yazıları )buradan görebilirsiniz
Yorumlar
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler